Rıdvan Turan: Bu hükümet her yıl Konya Ovası’nı kaplayacak kadar beton dökmeyi gelişmişlik göstergesi sayıyor.
HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye’de son 20 yılda yaşanan tarımsal süreçler dikkate alındığında hem ÇKS’ye göre hem de çiftçi sayısında olağanüstü bir düşüş var. SGK’ya göre, TÜİK’e göre.Ülke denecek olursa çiftçi sayısının giderek azalması aslında bir bölgenin bir bütün olarak tasfiye edildiği anlamına gelmektedir.Hükümet 2011’de iki Trakya’yı tarımsal işlemlerden ayırmıştır. Sadece 20 yıl.Bu hükümet bir kalkınma şekli olarak her yıl Konya Ovasını kaplayacak şekilde ülkenin içine beton dökmeyi hedefliyor.Buradan bakarsanız bunun doğal sonucu kalan betonu öğütmek olacaktır; beton yenir” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülüyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesi hakkında konuşan HDP Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı, şunları söyledi:
“İHALE DAĞITICI BAKANLIĞIN BÜTÇESİNİ GÖRÜŞÜYORUZ”
“Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın, namı diğer Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın, namı diğer İhale Dağıtım Bakanlığı’nın müteahhitlere devrettiği bütçesini görüşüyoruz. İhale sayısının çıktığı en değerli bakanlıklardan biri. Alınan pay firmaların saraya yakınlığı ile reel orantılıdır.Onun için bugün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığını değil, yan şirketlerin bütçesini görüşüyoruz.Bakan buraya gelip resimleri gösterecek ve ‘Biz eser üretiyoruz’ diyecek. .’ Özel işbirliği modelidir.Bu modelin son bütçesidir.Bu model yatırım modeli değil soygun modelidir.
Sebep ne olursa olsun, kontrol edilmekten veya denetlenmekten hoşlanmıyorsunuz. Kalite kontrol ve iş güvenliği bahislerinden rahatsız oluyorsunuz. 20 yıllık iktidar süreniz boyunca adrese teslim yapabilmek için 200’e yakın Kamu İhale Kanunu değişikliği yaptınız. Keşke enerjinizi teknik şartnamelerin geliştirilmesine, denetim ve kontrol mekanizmalarının güçlendirilmesine, kalite ve kontrol mekanizmalarının kurulmasına ve sürdürülmesine, iş güvenliği ve işçi sağlığına önem verilmesine harcasaydınız. Belki o zaman bugünün israfından ve savurganlığından kurtulursun. Bunu başarabilseydiniz dolu yollarda çökme ve patlamalar olmazdı. Fuat Oktay kamu-özel işbirliği konusunda çok doğru söylemiş; Bu, ‘canlanma hareketi’dir. Çok yanlış; kamu-özel işbirliği müteahhitleri canlandırma hareketidir.
“ BUNUN DOĞAL SONUCU ŞİMDİ BETON DÖKME OLACAK; ŞİMDİ NE KADAR BETON YENİ”
Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi hakkında konuşan HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, şunları söyledi:
“Tarımsal süreçleri rastgele bir kapitalist süreç, finansal bir maliyet olarak görüyorlar ve büyümenin bir kalemi olarak görüyorlar. Bizim için bundan çok daha fazlasını ifade ediyor çünkü tarım özellikle toplumsal bir baş belası. insanların kendini gerçekleştirmesidir.Her şeyden çok geçim niteliği taşıdığındandır.Özellikle bakanlar iktisatçı olarak dertlere bakarlar.’Ne alındı, ne satıldı, günün sonunda ne kadar para kazanıldı?’ Türkiye gibi bir ülkede tarımdan bahsediyorsak, bunu anlamlandırmaya ve alternatif tarım politikaları oluşturmaya çalışıyorsa bir Tarım Bakanı iktisatçı olmamalı. Bir iktisatçı tüm hayata paranın gözüyle bakar, kapitalist değerler, ancak toplumsal fayda açısından değil.
Türkiye’de son 20 yılda yaşanan tarımsal süreçlere bakıldığında hem ÇKS’ye göre, hem SGK’ya göre hem de TÜİK’e göre çiftçi sayısında olağanüstü bir düşüş yaşandı. Türkiye gibi bir ülkeden söz edilirse, çiftçi sayısının giderek azalması, bir bölgenin bütün olarak tasfiye edildiği anlamına gelir. İki Trakya, hükümet tarafından sadece 20 yılda tarımsal işlemlerden ayrıldı. Bu hükümet her yıl Konya Ovası’nı kaplayacak kadar beton dökmeyi gelişmişlik göstergesi sayıyor. Buradan bakarsanız bunun doğal sonucu, kalan betonu öğütmek olacaktır; şimdi ne kadar beton yeniyor.
“ESAS ESAS KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ ÇİFTÇİLERİN DESTEKLENMESİ VE DOLAYISIYLA ÜLKE KALKINMASIDIR”
Tarım Bakanlığı ne yazık ki çiftçiyi destekleyen, kalkınmasını sağlayan bir kurum olmaktan çıktı. Mesela TİGEM gibi yerler arpa tarlasına döndü. KİT’ler tasmalıydı, bu yüzden KİT’ler kapatıldı. Şimdi AKP, bütün Tarım Bakanlığı’nı, devletin KİT’lerden faydalanma ruhunu yetecek kadar ahıra çevirdi.
Hükümetin görüşü, ‘Tarım tekellerini desteklersek, tarımsal gayri safi milli hasıla artacak ve bundan yoksul köylülük kalkınacaktır’ şeklindedir. Bu yanlış. Bu dünyada terk edilmiş bir politikadır. Sosyal refaha, adalete veya herhangi bir şeye hizmet etmez. Esas olan küçük ve orta ölçekli çiftçileri destekleyerek ülkenin kalkınmasını sağlamaktır. Küçük ölçekli çiftçilerin borçları kamu borcu sayılmalıdır. Binali Yıldırım’ın 2017 genelgesine tam olarak uyulmalıdır. Gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2’si ek olarak tarıma peşin verilmelidir. Küçük ve orta ölçekli çiftçiler için elektrik ve su kesinlikle ücretsiz olmalıdır. Gübre, ilaç ve mazottan KDV ve ÖTV kaldırılmalıdır. Küçük ölçekli çiftçilere ekim yapılmayan yerler kullanım amacına uygun olarak teslim edilmelidir. Sütün fiyatı en az 10 liraya çıksın. Mutlaka kooperatif yasası çıkarılmalıdır.